28 Temmuz 2015 Salı
SATMIŞIM BU DÜNYANIN ANASINI-Bir şarkı sözü
SATMIŞIM BU DÜNYANIN ANASINI...
Günlerden cuma...Cuma deyince aklıma cuma günleri çocuklar sınıfta yaramazlık yapınca onları cezalandırmamak için ''Neyse bu seferlik affediyorum, çünkü bugün mübarek gün.'' deyişim aklıma geliyor.
Kendimi bildim bileli hangi psikoloji içinde olsam da cuma namazına gitmeye gayret ediyorum. Çünkü ortamın farklı bir ruhu var. O kadar farklı karakterde insan tek kişinin anlattıklarını dinlemesi ilginç geliyor.
O gün yine derslere girip çıkarken çocukların bazılarının konuşmalarından doğum günüm için hazırlık yaptıklarını anladım.Hazırlıklarını fark edip de fark etmemiş gibi davranarak sürpriz yapma isteklerini dumura uğratmak istemiyordum.( Ne cümleydi ama başa dönmek bile yorar adamı:)) Neyse ''Hocam kütüphaneye gelir misiniz?'' sözü üzerine bir iki dakikalığına sınıftan ayrıldım.
Kütüphaneye gidince üç dört öğretmen arkadaş ve on on beş öğrencinin ''İyi ki doğdun Serkan''
nidalarını ve mumların ışığı altındaki pastada -Senin için öğretmenim- yazısını gördüm.Yanan mumları üfleyip mahcubiyet içinde pastayı kestim.Şaşkınlıkla birlikte tatlı bir sevinç yaşıyordum. Bu kadar uğraşın benim için yapılmasından hem memnun hem de kendimi borçlu hissediyordum. Neyse mumlar söndürüldü, pasta kesildi.Öğrenciler hediyelerini verdiler.Birkaç fotoğraf çekilip sınıfa döndüm.Tüm sınıf hep bir ağızdan bir dakika boyunca ''İyi ki doğdun Serkan''diye bağırınca yine tuhaf hisler içine girdim. Tabi ki böyle bir sevgiyi hangi insan istemez?Çok mutlu olmuştum. Günüm öğrencilerin yoğun sevgisiyle geçiyordu.
Cuma namazından sonra öğle yemeğini bir lokantada yiyip çocukların hali sahadaki maçını yönetmek için halı sahaya gittim.Daha sonra öğretmen arkadaşlarla oynayacağımız vardı.Güzel bir maç oldu.Terlemek ve hoş vakit geçirmekti amaç.
Biraz sonra başımıza geleceklerden habersiz duş almadan elimizi yüzümüzü yıkayıp arabaya bindik.Arkadaş içecek bir şeyler aldı.Çok soğuk olduğundan içmeden hemen arabayı çalıştırmam kaderin ördüğü ağlara doğru bizi yaklaştıran saniyelik detaylardı.Radyoda '' Satmışım bu dünyanın anasını '' diye hareketli bir parça çalıyordu.Arkadaşlar Ben Deniz'in klibi kadının performansı üzerine konuşuyorlardı ki önümüzde dört yol ağzına geldiğimizi ve bir beyaz arabanın sol taraftan önüme doğru ilerlediğini görmemi son iki saniyeye bırakıyordu.Fark edişim frene basışım ve güümmm sesi, mıktanıs çekiyormuş gibi arabayla çarpışmamız hep o şarkıya aklımızın takılı olduğu saniyeler içinde gerçekleşti.Arabayı biraz geri alıp sakin bir şekilde arabadan indim.
Hasar ne idi anlamaya çalıştım.Sol far kırılmış tampon ve motorun üstündeki üstündeki kapak hasar görmüştü.Karşı tarafın ise daha azdı hasarı.Yavaş yavaş kalabalık toplanıyor 'Geçmiş olsun'' lafları kulağıma geliyordu.Sanki yaşanılanlar kötü bir rüyanın hızla akan görüntüleriydi.İyi de bu rüyadan çıkış nasıl olacaktı?Trafik ekiplerini arayıp kaza yerini söyleyip beklemeye başladık.Biraz sonra gelen polisler evrakları istedikten sonra arabaları kenara çekebilirsiniz dedi.
Anayolda bir sokak lambasını altına aracı park edip polisleri takip etmeye başladık.Tutanak tutuldu.Beterin beteri vardı.Bir insana çarpmış olabilirdim ya da karşı taraf benim olduğum tarafa çarpabilirdi.Bir yıl daha geride kalmıştı.Unutamayacağım hadiselerle dolu bir doğum günü olmuştu.Demek dünyanın anasını satarsın ha..:)))))
05/10/2002 İstanbul
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder