28 Haziran 2015 Pazar

YAĞMA KAR YAĞMA...

  18-ARALIK-AKSARAY      1994-     İLK GÖREV YERİM

                                                   YAĞMA  KAR YAĞMA...

    On beş gün önce yağan kar köydeki  hayatı  felç  etmişti.Daha  sonra da iki gün durmadan  yağan  kar biraz erise de  okula gidip  gelirken  ayaklarım ıslanıyor, yürümek için  iki  kat  güç  harcıyordum

     Neredeyse karların altındaki toprak  görünmek  üzereyken birden  şiddetli bir  rüzgar  esmeye  başladı.Öğleden  sonra  okula  giderken aklıma acaba kar  tekrar  yağar mı  korkusu  geliverdi.
Öğleden  sonraki ilk derse  girmiştim.Pencereden  baktığımda lapa lapa kar  yağdığını  gördüm.
Bir  iki  saat  içinde her taraf karlarla doldu.İstiklal Marşını okuyup dağıldıktan  sonra eve gelirken tipiden  gözümün önünü  göremiyordum.

    Eve  gelince içime bir karamsarlık  çöktü.Çünkü ertesi gün hafta sonu tatiliydi ve Aksaray'a inmeyi
düşünüyordum.Ya yollar kapanırsa...Kendi kendime yağma kar yağma diyordum.

    Evde pişirecek doğru dürüst yiyecek de kalmamıştı.Akşamı da tost yaparak  geçiştirmiştim.Ya yollar kapanırsa  nasıl gidecektim şehre?Sabah altıda uyandım.Kalksam mı yatsam mı? Acaba köyden araç gider mi? Sonra kalkmaya karar verdim.Evden çıktığımda saat yediye geliyordu.

     Karlarla kaplı yoldaki ayak izlerini takip ederek  köyün içine doğru ilerliyordum.Evlerin bacalarından çıkan dumanları gördükçe bu soğukta yatakta olsam daha iyi mi olurdu diye ikircikleniyordum. Yanından geçtiğim iri bir köpek şöyle bir süzdü beni ama Allah2tan bir şey yapmadı.Az ileride bir başka köpek ciddi ciddi üzerime saldırdı.Sahibinin azarlamasıyla son anda paçayı kurtarabildim.

     Köylülerden biri ile karşılaştım.Hadi gel kahveye gidelim ısınırız araç gelene kadar dedi.Kahve de henüz açılmamıştı.Adamı  evinden  çağırıp kahve  önünde beklemeye  başladık.Ayağım çok üşüyordu.Aklım Aksaray'a gidip  gidemeyeceğimizdeydi.

     Beş  on dakika sonra kahveci gelip kahveyi açtı.Ağırdan ağırdan sobayı yakmak için hazırlık yapmaya başladı.Kibrit  yoktu.Kahveci tekrar eve gidip kibrit getirdi.Sobayı yakmaya çalışıyordu ama bir türlü yanmıyordu.Bu sefer tekrar eve gidip tezek getirdi sobayı tutuşturmak için.Sonra bir plastiği yakıp eriterek damlatmaya başladı.Ve sonunda sobadan alevler yükselmeye başladı.
Kahveye gelenlerden kimisi ayakkabısını kimisi ellerini sobaya tutarak ısınmaya çalışıyorlardı.

      Camdan dışarıyı izlerken iki sarhoşun sallanarak kahveye geldiğini gördüm.Zikzaklar çizerek yürüyorlardı.Ağızlarından çıkanlar anlaşılmıyordu.Ayakta duramıyor masaya tutunuyorlardı.Bu arada köy arabasının geldiğini gördüm.Sonra yola çıktık.Aksaray'da yapacak çok işim vardı.Aracın kalkma vaktine kadar halletmeliydim işlerimi.

      Taksitlerimi yatırdım,berbere gittim.Alış veriş için dolaşmaya başladım.Market, manav, kasap derken iki saat akıp geçmişti.Saat birde araç köye doğru hareket etti.Araba tıklım tıklım doluydu.
Sıkışarak oturacak bir yer buldum.Köye varınca poşetleri ve odun çuvallarını araçtan indirip taşımaya başladım.Eve varınca ilk işim elektrikli sobayı açıp ıslanan çoraplarımı çıkardım.Biraz dinlendikten sonra torbaları yerlerine yerleştirdim.Karnım acıkmıştı.Öğrencim yardıma gelmişti.Onunla kahvaltı yaptık.Sonra sobayı yaktım.Hayat kavgasının zorluğunu kaleme almaya başladım.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder