18-ARALIK-AKSARAY 1994- İLK GÖREV YERİM
YAĞMA KAR YAĞMA...
On beş gün önce yağan kar köydeki hayatı felç etmişti.Daha sonra da iki gün durmadan yağan kar biraz erise de okula gidip gelirken ayaklarım ıslanıyor, yürümek için iki kat güç harcıyordum
Neredeyse karların altındaki toprak görünmek üzereyken birden şiddetli bir rüzgar esmeye başladı.Öğleden sonra okula giderken aklıma acaba kar tekrar yağar mı korkusu geliverdi.
Öğleden sonraki ilk derse girmiştim.Pencereden baktığımda lapa lapa kar yağdığını gördüm.
Bir iki saat içinde her taraf karlarla doldu.İstiklal Marşını okuyup dağıldıktan sonra eve gelirken tipiden gözümün önünü göremiyordum.
Eve gelince içime bir karamsarlık çöktü.Çünkü ertesi gün hafta sonu tatiliydi ve Aksaray'a inmeyi
düşünüyordum.Ya yollar kapanırsa...Kendi kendime yağma kar yağma diyordum.
Evde pişirecek doğru dürüst yiyecek de kalmamıştı.Akşamı da tost yaparak geçiştirmiştim.Ya yollar kapanırsa nasıl gidecektim şehre?Sabah altıda uyandım.Kalksam mı yatsam mı? Acaba köyden araç gider mi? Sonra kalkmaya karar verdim.Evden çıktığımda saat yediye geliyordu.
Karlarla kaplı yoldaki ayak izlerini takip ederek köyün içine doğru ilerliyordum.Evlerin bacalarından çıkan dumanları gördükçe bu soğukta yatakta olsam daha iyi mi olurdu diye ikircikleniyordum. Yanından geçtiğim iri bir köpek şöyle bir süzdü beni ama Allah2tan bir şey yapmadı.Az ileride bir başka köpek ciddi ciddi üzerime saldırdı.Sahibinin azarlamasıyla son anda paçayı kurtarabildim.
Köylülerden biri ile karşılaştım.Hadi gel kahveye gidelim ısınırız araç gelene kadar dedi.Kahve de henüz açılmamıştı.Adamı evinden çağırıp kahve önünde beklemeye başladık.Ayağım çok üşüyordu.Aklım Aksaray'a gidip gidemeyeceğimizdeydi.
Beş on dakika sonra kahveci gelip kahveyi açtı.Ağırdan ağırdan sobayı yakmak için hazırlık yapmaya başladı.Kibrit yoktu.Kahveci tekrar eve gidip kibrit getirdi.Sobayı yakmaya çalışıyordu ama bir türlü yanmıyordu.Bu sefer tekrar eve gidip tezek getirdi sobayı tutuşturmak için.Sonra bir plastiği yakıp eriterek damlatmaya başladı.Ve sonunda sobadan alevler yükselmeye başladı.
Kahveye gelenlerden kimisi ayakkabısını kimisi ellerini sobaya tutarak ısınmaya çalışıyorlardı.
Camdan dışarıyı izlerken iki sarhoşun sallanarak kahveye geldiğini gördüm.Zikzaklar çizerek yürüyorlardı.Ağızlarından çıkanlar anlaşılmıyordu.Ayakta duramıyor masaya tutunuyorlardı.Bu arada köy arabasının geldiğini gördüm.Sonra yola çıktık.Aksaray'da yapacak çok işim vardı.Aracın kalkma vaktine kadar halletmeliydim işlerimi.
Taksitlerimi yatırdım,berbere gittim.Alış veriş için dolaşmaya başladım.Market, manav, kasap derken iki saat akıp geçmişti.Saat birde araç köye doğru hareket etti.Araba tıklım tıklım doluydu.
Sıkışarak oturacak bir yer buldum.Köye varınca poşetleri ve odun çuvallarını araçtan indirip taşımaya başladım.Eve varınca ilk işim elektrikli sobayı açıp ıslanan çoraplarımı çıkardım.Biraz dinlendikten sonra torbaları yerlerine yerleştirdim.Karnım acıkmıştı.Öğrencim yardıma gelmişti.Onunla kahvaltı yaptık.Sonra sobayı yaktım.Hayat kavgasının zorluğunu kaleme almaya başladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder