30 Haziran 2015 Salı
ÇİNGENENİN FALI
TATİL-TEMMUZ-İSTANBUL
Okulların kapanmasından sonra seminer çalışmaları içim oyalanıp durduk Zonguldak'ta.İstanbul'a
gitmeme iki gün kala ev sahibi geldi.Akşam yemeğini yiyordum.Kiradan ve evin temizliğinden bahse
dince tepem attı.Zaten moralim bozuktu çünkü Belinay aramamıştı.Oysa gideceğim günü bile ondan gelecek habere göre ayarlamayı düşünüyordum.O ise sessizliğini koruyordu.Dayanamayıp mesaj attm
Epey bir süre sonra aradı.Son buluşma konusunda kararsız olduğunu yeni bir arkadaş edindiğini ve
onun bu buluşmaya karşı olduğunu söylüyordu.Peki dedim.Hakkını helal et deyip kapadım telefonu.
Ertesi gün arkadaşlarla piknik yapacaktık.Yola çıkmada son kez arkadaşlarla olmak istedim. B. le aramızdaki gerginliğin etkisinden bir nebze olsun kurtulmak istedim.Yıldızlar altında gece bire kadar oturduk.
Eve gelip yatmak üzerydim ki cep tel masaj geldi.B. göndermişti.Fotoğraflarını istediğini ve iyi yolculuklar dilediğini belirtiyordu.Uzun uzun cevap yazdım:Sevgimi hak etmediğini üç günlük tanıdığının lafıyla üç yıllık arkadaşını yolcu etmediğini, vefasız olduğunu beni ikinci kez sattığını yazdım
Sabah sekizde tel çaldı.Uykulu gözlerle açtım telefonu.B .di.Şaşırdım.Sesi titriyor ağlamaklı
konuşuyordu.Yazdıklarımı hak etmediğini ve çok bozulduğunu söylüyordu.Ben ise yazdıklarımı düşünerek yazdığımı pişman olmadığımı söyledim.Benim de ses tonum ağlamaklıydı.Dayanamayıp kaçta gideceğimi sordu.Kendi arabamla gideceğim için belli bir saati olmadığını ama öğleye doğru çıkmayı düşündüğümü söyledim. İzin alıp gelmeye çalışacağını söyledi.Eşyalarımı hazırlayıp ondan gelecek mesajı bekliyordum.Aramıyordu.Evden çıkarken mesaj çektim o da yolda olduğunu çıktığını belirtti.
Son kez onu göreceğim için içimde buruk bir sevinç vardı.Hani bir şarkıda diyordu a: Son bir sigara iç öyle git gideceksen.Bir sigara içimi olsun birlikte olmak düşüncesi mutlu ediyordu.
Zonguldak'a varınca arayıp yerimi bildirdim.Biraz sonra geldi.Üzerinde lacivert tshirt altında da
şort pantolon vardı.Sarılıp öpüştük ama ondaki gülümseme bende yoktu. Kozlu'daki halı sahanın yanındaki çay bahçesine gittik.Zaten bir saat izin alabilmişti.Bir saat çok çabuk geçti.İçtiklerimizin ücretini verip para üstünü beklerken onu göğsüme doğru çekip kafasını uzun süre göğsümde tutunca'
''Ağlatacak mısın'' dedi..Anlaşılan o da bu ayrılıktan hüzünlenmişti.
Arabaya bindiğimizde Soner Arıca ayrılık üzerine söylüyordu.Vedalaşacağımız yere gelince aldığım hediyeleri verdim.Güllerin sarısının ayrılık kırmızısının ise sevgimin rengini belirttiğini
söyledim.( Kapadokya hatırası, küçük cüzdan, bir de süs bebeği)Son kez saçlarına dokunup sarılırken o anın hiç bitmemesini isterken hemen biteceğini ve mazi olacağını biliyordum.
Beş saat sonra İstanbul'daydım.Kardeşim ve eşi ile ertesi gün piknik alanı gibi bir yere gittik.
Az sonra yanımıza bir çingene geldi.Önce gül satmaya çalıştı.Almayacağımızı anlayınca yanımıza oturup sohbet etmeye başladı.23 yaşında olduğunu iki çocuğu olduğunu ve fala baktığını anlattı.
Bak dedim öyle genel laflar değil isim söylersen para veririm yoksa vermem dedim.Çingene uzat elini delikanlı deyiverdi.
Kalbimin temiz olduğunu ,iyi niyetli davrandığımı ama kıymetimin bilinmediğini söyledi.Sonra da
Ayşe veya Zühre isminde birini tanıyıp tanımadığımı sordu.Bu soru karşısında kardeşimle şaşkınla birbirimize bakakaldık.Tanıyorum derken kadına bir adım daha yaklaştım.Kısmetimin kapalı olduğunu ama ileride bir kızım ve oğlum olacağını söyledi.Cuma günü üç mum alıp yakıver dedi.
Kadına parayı verip gönderirken kadına dediklerin çıkarsa gelip seni bulacağım dedim.
ACABA O ÇİNGENE ÇİNGENE DEĞİL MİYDİ? Niye mi ?Her günü kadir her gördüğünü Hızır bil demişler ya....
25 Temmuz 2001
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder